11 Kasım 2009 Çarşamba



Europudding – İspanyol Pansiyonu - L'auberge espagnole

Kahramanımız Xavier ekonomi okumak için Erasmus programıyla Fransa’dan İspanya’ya gidiyor. Belli bir süre için yurtdışında okuyanlar için tanıdık bir hikaye. Giderken sevgilisini Fransa’da bırakması, Barcelona’ya ilk gittiğinde uçakta tanıştığı bir Fransız çiftten yardım alması, Barcelona’ya ilk ayak bastığında kendisini sudan çıkmış balık gibi hissetmesi filmin verdiği ilk mesajlar.

Birkaç ay İspanyolca çalışıp gittiği Barcelonadaki üniversitesinde hocaların dersleri İspanyolca yerine Katalanca anlatması, ev problemi yaşaması Xavier’i ilk başlarda zorluyor. Daha sonra 4-5 kişinin Avrupa Birliği gibi yaşadığı bir dairede(İspanyol, Alman, İngiliz, Danimarkalı, etc.) kendine yer buluyor.

Film Erasmus’un doğası gereği insanların yaşadığı zorlukları, kültürel farklılıkları, önyargıları gösteriyor. Aynı dairede yaşayan ama birbirine uzak insanları gösteriyor. Farklı kültürlerin de eskisiyle insanların birbirilerinin davranışlarıyla ilgili anlam arayışlarını, sorgulayışlarını ve bazen çözümsüz kalışlarını gösteriyor. Ama ayrımcılıkla, ırkçılıkla ilgili güzel mesajlar veriyor.

Film telefon konuşmalarıyla, mektuplarla Xavier’in uzaktaki sevgilisiyle ilişkisini de anlatıyor. Yaşadığı problemleri, kavgaları, uzakta olmanın getirdiği psikolojiyi iyi bir şekilde gösteriyor. Film aslında çok eski değil 2002 yapımı. Buna rağmen mail, messenger gibi teknolojik nimetlerden sevgililerin faydalanmaması ilginç bir durum.

Erasmus sonunda kahramanımızın Barcelona’dan ayrılması, arkadaşlarıyla ve yaşadığı şehirle vedalaşması, Paris’e döndüğünde hala Barcelona’yı özlemesi, döndükten sonra sevgilisiyle ilişkisinin durumu filmin güzel anlattığı kısımlardan.

Birçok konuyu iyi işlenmiş olmasına rağmen filmin bazı olayları bütün yanlarıyla anlatamaması, belki bir Fransız-azıcık da İspanyol- gözüyle işlemesi bazı şeylerin eksik kaldığı hissini izleyiciye veriyor. Film 120 dakika. Genelde normal bir tempoda gidiyor ama zaman zaman da duraksıyor sanki. Ben bu sürede daha doyurucu bir film olabileceğini düşündüm. Başyapıt olmasa da çok güzel sahneler de var, izlenmesinde fayda var.

English Translation

Xavier is going from France to Spain to study Economics. This is a well known story who goes abroad to study for some time. He has to leave his darling when he is going to Spain, and when he arrives to Barcelona he feels like a fish out of the sea when he arrived to Barcelona. These are the first messages of the film.

We learn that he had studied spanish for couple months before going to Barcelona. But the instructors speaks catalan in the courses at the university. Also he has some problems about accomadation. All these makes some pressure on Xavier on his first days. Later he finds a place for himself in an apartment like a European Union, everyone is from another country. Spanish, German, English, Danish, etc..

Film shows the troubles such as cultural differences and prejudices that people lived in Erasmus. People lives in the same apartment but sometimes they are so far from each other. By the effect of different cultures, people do not understand exactly each others’ behaviours and they are trying to search the meaning of each others’. However sometimes they feel themselves unsolvable. But it gives good messages about discrimination and racism.

The film includes the relation which goes on by phone conversations and letters between Xavier and his darling İSİM in France. It shows well about their troubles in this relation, their fights and the phsycology of someone who is far away his darlings. Film is not so old, it is made in 2002. But it is interesting that darlings do not communicate by mail or by Messenger.

At the end of the erasmus, our hero leaves from Barcelona, he says goodbye to his friends and the city that he has lived, Barcelona. After he returns to Paris, he misses Barcelona so much. The condition of the relation with his darling starts to be quite different anymore. These are the well processed parts of the film.

Although most of the things are well processed in this film, someparts of the film are not well explained with all details. These parts seems to being told from a French vision or a little Spanish vision. So people who watch this film, may think that someparts are missing or incomplete. The film is 120 minutes. It is in a normal speed but sometimes it seems quite slower. I think the film could be more satisfying in this duration. The film is not a masterpiece, but there are pretty scenes. So it is still adviced to watch this film.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Los cronocrímenes - Time Crimes



Hector zamanda yolculuk yapan ve ters giden olayları düzeltmeye çalışan bir karakter. Zamanda geri gitmeye çalışması ve kendi yansımasını görmesi gibi durumlar Back to the future/Geleceğe Dönüş filmini hatırlatıyor. Filmi izlerken Geleceğe dönüşteki beyaz saçlı profesörün bir yerlerden fırlayıp ortaya çıkabileceğini bile düşündüm.

Zamanda yolculuk yapma konusu çok ilginç bir konu olmakla beraber geriye doğru gidilmesi Memonto’yu da hatırlatıyor. Ortaya çıkan karışık durumlar bazen bir David Lynch havası da yaşatıyor. Sürekli bir karakterin zamanda yolculuk etmesi zincirleme olarak aynı olayları yaşatacak gibi geliyor. Demek istediğim Hector kendini kurtarmaya çalışıyor, fakat diğer kendisi(2.Hector) sonuçta aynı olayları yaşıyor, ya da yaşayacak gibi geliyor. Evet bu filmi izlerken nedense sinema tarihi bir film şeridi aklımdan geçti, itiraf ediyorum. Bilinçaltı ve hayalgücü...

Film 90 dakika civarında, çok uzun değil. Yalın ve güzel işlenmiş. Filmin birçok yeri –son 10, 15 dakikalık kısmı hariç- gerçekten sürekliyici ve “oha oha noluyoruz lan” dedirten cinsten.

Hector’un geçmişe gidip yaşadıklarını tekrardan gözlemlemesi, insanın kendisine dışarıdan bakması, kendisiyle mücadeleye girmesi yani özbenliğiyle mücadelesi gibi de görünüyor. Bu ise daha etkileyici, karmaşık, ilgi çekici ve gergin bir film izlememizi sağlıyor.

Los Cronocrimenes Rec’den sonra izlediğim başka bir İspanyol gerilim/korku filmi olduğu için İspanyol sinemasına olan sevgimizi ve ilgimizi arttırıyor. Afferin çocuklar diyor, izlemeye devam ediyoruz.




English Translation

Hector is a character who is travelling in the time, he is trying to fix the happenings that goes in a wrong way also. Situations such as going back in the time and seeing himself in the past remembers us “Back to the future”. While I was watching this film, I even thought that white-haired professor could appear suddenly in any scene.

Travellig in the time is a very interesting subject, however playing from end to start point remembers us another film, Memento. Sometimes complicated conditions make such a feeling that you are watching a David Lynch film. Continuous travelling of one character in the time seems to be continous connected events. I mean Hector is trying to save himself, but hector the second lives the same happenings as a result, or seems to be like that. I don’t know why but while I was watching this film, the history of cinema flashed in front of my eyes. Maybe subconsciousness and imigination..

The film is nearly 90 minutes, it is not so long. It is simple and well processed. Most of the film-except last 10, 15 minutes- is so gripping and make you say “oh fuck, what’s gonna happen”.

Seeing again what he had lived while he is travelling in the time, looking himself from outside looks like that he is fighting himself. And this provides us to watch a more impressive, complicated, interesting and thriller film.

Los cronocrimenes/Time criminals is an another spanish thriller film after I watched the Rec. So my love and my interest in spanish films have been increasing. I would like to say WELL DONE and I will be going on following spanish cinema.